İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi

   
  gizliilimlerim
  İslamiyet ve Çok Sevap Kazandıran Dualar Kumpanyası
 

İslamiyet ve Çok Sevap Kazandıran Dualar Kumpanyası

Garip bir başlık olduğunun farkındayım.Birazcık "Hisseli Harikalar Kumpanya"sını hatırlattığını da. Belki de "kumpanya" yerine "kampanya" kelimesini kullanmak daha yerinde olurdu. Hani sık sık duyduğumuz "ÖTV indirimi kampanyası", "Bir max alana 2.si bedava kampanyası", "Haydi kızlar okula kampanyası" vs vs. gibi... 

Yaşadığımız âhîr zamânın özünden uzaklaşılmış âhir zamân dininde, câhiliyye örf ve âdetlerinin ya da İsrailiyyât'ın (Yahudilik ve Hıristiyanlık'tan dinimize sokulmaya çalışılan bilgilerin), teknoloji ve modernitenin insanlara sunduğu faydalarla lüks ve konfora boğulan bizler için kaçınılmaz sonuçlardan birisi de bu lüks ve konfora uyum sağlayabilecek KONFORLU BİR DİNİ HAYAT TARZI'ydı ve bu hayat tarzını benimsemek, Hz.Ömer'in (Kimi kaynaklarda Hz.Ali'nin) "İnandığınız gibi yaşamazsanız, yaşadığınız gibi inanırsınız." sözünün gerektirdiği gibi elbette çok kolay olacaktı. Gündelik hayatın getirdiği onca iş-gücün arasında pratik, evde-işte-okulda her yerde kolaylıkla uygulanabilir ayağa dolanmayan bir İslâm modeli... Türbelere çaputlar bağlayarak, mumlar dikerek; el ve etek öptüren şeyhlerin, iffeti ve başörtüsünü teferruattan ibaret gören kimi cemaat liderlerinin peşlerinden koşturduğumuz bir İslâm modeli. "Cennet'e gitmek, hiç bu kadar kolay olmamıştı." vezirgânlarının, yazdığı kitap çok satılsın / ilgi çeksin diye Kûr'ân ve Sünnet'i deforme edenlerin, Kûr'ân'ın özünü ve amacını unutup içlerinde şifre arayan ve Kûrân'ın aslî mesajlarına karşı kendi hezeyânlarını kabul ettirme çabasındaki "çakıltaşlarının", 1000 Hi-men, 500 Süpermen  ya da 100 Şîrâ gücündeki oturduğunuz yerde bol bol sevap kazandığınız dûâ ve muskaların ve bunların karşısında sâhip olduğumuz tüm bu lüks ve konfor'la uyumlu, "Nasılsa yarın şefaât var. Bu yüzden bizler için Cennet garanti." diye avunan bizler. Yani âhîr zamân dini ve âhîr zamân Müslümanları.

Peki yazılana karşı durmak mümkün mü? Ahîr zamânın dininde tüm bunların, tüm bu söylediklerinin yaşanması mı gerekiyor? Bu soruların cevabını herhalde bu yazıyı yazan da bilmiyor. Hikmetini de. Sadece ortada bir boy aynası var ve bu boy aynasında KİŞİSEL OLARAK KENDİMİZE baktığımızda karşılaştığımız kişi kim diye sorular mı soracağız yoksa "Allah, onlara amellerini / ibadetlerini güzel gösterdi." ayetinde olduğu gibi kendimizi görmek istediğimiz gibi mi göreceğiz? Ama baştan söylemeliyim ki bu tür sorular sormak, görmek istediğimiz bizi görmekten kat kat zordur ve şimdiye kadar geçen ömrümüzde Allah adına (ve Allah için) hiçbir şey yapmadığımızı fark etmek,  "Ben zaten cennetliğim." umutlarımıza da azıcık limon sıkacaktır. En azından kendi adıma bu, böyle.

Gözlerimizi azıcık kapatalım mı? Azıcık ama. İslam tarihinden aklımızda neler kalmış şöyle bir yoklayalım ve bunu yine azıcık; ama azıcık hayâlimizde canlandırmaya çalışalım. Önce câhiliyye devri... Hani şu kız çocuklarının doğar doğmaz diri diri toprağa gömüldüğü, kadının bir eşya gibi görüldüğü, helvadan putlara tapılan, hanif (tek tanrı inançlı ve elinde baltasıyla kavminin taptığı tüm putları kıran) İbrahim'in (Abraham'ın) ve oğlu İsmail'in kendi eliyle yaptığı Kabe'de insanları din adına soyan inanç tezgahtarları ve şöyle karanlık bakışlı tahtadan koca koca putlar. Sadece o anı yaşayın bir. Bir Mekke'li olarak siz kim olurdunuz ve kimi temsîl ederdiniz? Sonra insanlığa bir IŞIK gibi doğan İslâm. İlk Müslümanlar ve inançlarından ötürü onlara uygulanan ambargo. Siyâhi bir köle olan Bilâl'in böğründeki Mekke sıcağında kızgın kızgın yanan taş. Buna rağmen dudaklarından dökülen Ahad, Ahad sözü. Anne ve babası gözlerinin önünde öldürülen Ammar bin Yasîr. Tartaklamalar, işkenceler, açlık, susuzluk ve hüzün yılları. Bir elime güneşi, öbür elime de ayı verseler vallahi ben bu davamdan vazgeçmem diyen, öz amcası tarafından hayvan işkembesi konulup küçük düşürülen, Taif'te inancı için taşlanan ve buna rağmen onlara lanet etmeyerek "Keşke bilselerdi..." diyen, Uhud Dağı'nda dişleri kırılan, kızına "Ey Fâtıma. Yarın seni ben bile kurtaramam." diyen bir peygamber. Pek de lüks bir hayat gibi görünmüyor oradan, değil mi? Aradaki uçurum, sizi hiç rahatsız etti mi? Klimalı odalar var mıdır acaba orda? Saf yünden ve başımızı secdeye koyunca alnımızı hiç acıtmayacak seccadeler, şatafatlı ve öte alemi değil dünya nimetlerini ve konforunu hatırlatan camiiler, son model arabalar, cep telefonları vs vs.

Elbette ki tüm rahatınızı bozun, bunlarda faydalanmayın demiyorum. Sadece o devirdeki şartları günümüzle kıyaslayın ve tüm bu konfor, sizin iman hayatınıza da mı bulaşmış bir düşünün. Sıkıntı çekmeden, imtihan olunmadan Cennet'e girmek arzusu. Bir misafirhane ve bir imtihan salonunda olduğunuzu bile bile sadece bu dünyaya ve nimetlerine bağlanma, dünyanın peşinden koşma. Nasıl bir din isterdi nefsiniz? Amel Defterinizi nasıl doldururdunuz? Şu duayı 5 kere oku=100 sevap. Şunu 10 kere oku=200 sevap. Şunun türbesine git, yüzünü kapısına sür=500 sevap. Muska yaptır=250 sevap. Şu şeyhin, hocanın elini eteğini öp = 1000 sevap. Zenginsen bir camii yaptır=2000 sevap. Hacc'a git-gel=3000 sevap. Bravo, tebrik ederiz. Siz, Cennet'i garantilediniz. "O gün Cehennem'e doldun mu diye sorarız. O ise, daha yok mu der." ayetinin üstesinden geldiniz. Esmaül Hüsna'dan (anlamını bile bilmediğiniz ve o anlamı hiç tefekkür etmediğiniz) bir ismi bilmem kaç kere robota bağlar gibi mır mır mırıldanıp süper kupon, mega kupon değerinde artı bonuslar kazandınız. Sadece Allah'tan istemeyi unutup (Mekkeli müşriklerin yaptığı gibi) cinlerden, bilmem kimlerden medet umdunuz. Haftada bir cumaya gidip İslam'ın gidişatı, nefsimizin boy aynasını bize anlatan vaazlar yerini (çoğunlukla) "Yeşil'i sev, ormanı koru, vergini ver." konulu vaazlar dinlediniz.Cinci'ye gidip sizi (güyâ) Allah'a yaklaştıracak ve Allah'ın saf dışı edilip tüm herşeyi cinlerin size sunabileceğini düşündüğünüz muskalar, vefkler yaptırdınız. Evinizin bir duvarına Kurân-ı Kerîm astınız. Gençliği, kendi öz çocuklarınızı tamîr edecek yerde camiler tamir ettiniz. Yetmedi, her köşe başına 5-10 cemaati bile olmayan şatafatlı camiler, mescitler yaptırdınız. Kurban Bayramı'nda en besili koyunu siz kesip fakire, yetime dağıtmak yerine bir güzel mideye indirdiniz.En güzel mevlîti siz okuttunuz. Amacı Allah'ı hatırlatmak değil sizden din adına para koparmak ya da nüfuz sağlamak olan kimi dini cemaatlere en büyük bağışlarda siz bulundunuz. İnancı için kendi dinini anlatmaya çalışan Hıristiyanına dudak büküp bir Kurân-ı Kerim meali de siz komşunuza hediye etmediniz. Yolda kalmışa su, ekmek vermediniz. Yetim'i kollamadınız. Müslüman  komşunuzun derdini dinleyip derdiyle dertlenmediniz, acısıyla üzülmediniz. Sokaktan geçen bir insana güler yüz göstermediniz. Yaz günlerinde verdiğiniz her kuruşun, yeni doğmuş bir bebeğin karnına saplanacak bir kurşun olarak döneceği buz gibi meşrubatlarla serinlediniz. Paşa paşa parasını ödeyip ölmüşlerinize hatim indirdiniz; ama bir kere olsun içindekileri, Yaratıcı'nın sizlere hitap ettiği o satırları acaba ne diyor diyor diye hiç merak etmediniz...

...

Boy aynanız (şimdi azıcık) çatladı mı?

www.gizliilimlerim.tr.gg Admin

 
   
 

İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol