İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi

   
  gizliilimlerim
  Neml Suresi, Okunuşu ve Türkçe Meali
 
Neml Suresi, Okunuşu ve Türkçe Meali
 



Kurân-ı Kerîm, Sayfa 376, Neml Sûresi, 1-13. Ayetler

Neml Suresi, Okunuşu ve Türkçe Meali

Kurân-ı Kerîm, Sayfa 376, Neml Sûresi, 1-13. Ayetler

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ
Bismillâhirrahmânirrahîm.
Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

1. طس تِلْكَ آيَاتُ الْقُرْآنِ وَكِتَابٍ مُّبِينٍ
1. Tâ Sîn. Tilke ēyētül gur'ēni ve kitēbim-mubîn.
1. Tâ Sîn. Bunlar Kur'an'ın, (gerçekleri) açıklayan Kitab'ın âyetleridir.

2. هُدًى وَبُشْرَى لِلْمُؤْمِنِينَ
2. Hudev-ve büşrâ lil mu'minîn.
2. İman eden müminler için bir hidayet rehberi ve bir müjdedir.

3. الَّذِينَ يُقِيمُونَ الصَّلَاةَ وَيُؤْتُونَ الزَّكَاةَ وَهُم بِالْآخِرَةِ هُمْ يُوقِنُونَ
3. Ellezîne yûgimûnes-sâlēte ve yu'tûnez-zekâte vehüm bil â[k]hirati hüm yûginûn.
3. Onlar ki, namazı kılarlar, zekâtı verirler ve ahirete de kesin olarak inanırlar.

4. إِنَّ الَّذِينَ لَا يُؤْمِنُونَ بِالْآخِرَةِ زَيَّنَّا لَهُمْ أَعْمَالَهُمْ فَهُمْ يَعْمَهُونَ
4. İnnâ lillezine lē yu'minûne bil â[k]hirati zeyyennē lehum ağmēlehum fehüm yağmehûn.
4. Şüphesiz biz, ahirete inanmayanların işlerini kendilerine süslü gösterdik; o yüzden bocalar dururlar.

5. أُوْلَئِكَ الَّذِينَ لَهُمْ سُوءُ الْعَذَابِ وَهُمْ فِي الْآخِرَةِ هُمُ الْأَخْسَرُونَ
5. Ülēikellezîne lehüm sûul azēbi vehüm fil â[k]hirati humul a[k]hserûn.
5. İşte bunlar, azabı en ağır olanlardır; ahirette en çok ziyana uğrayacaklar da onlardır.

6. وَإِنَّكَ لَتُلَقَّى الْقُرْآنَ مِن لَّدُنْ حَكِيمٍ عَلِيمٍ
6. Ve inneke letüleggal gur'ēne mil-ledun hakîmin alîm.
6. (Resûlüm!) Şüphesiz ki bu Kur'an, hikmet sahibi ve her şeyi bilen Allah tarafından sana verilmektedir.

7. إِذْ قَالَ مُوسَى لِأَهْلِهِ إِنِّي آنَسْتُ نَاراً سَآتِيكُم مِّنْهَا بِخَبَرٍ أَوْ آتِيكُم بِشِهَابٍ قَبَسٍ لَّعَلَّكُمْ تَصْطَلُونَ
7. İz gâle Mûsē liehlihî innî ēnestü nērâ[n: duraksız tercih] Seētiküm minhē bi[k]haberin ev ētiküm bişihēbin gabesil-leallekum t[ea]stalûn.
7. Hani Musa, ailesine şöyle demişti: Gerçekten ben bir ateş gördüm. (Gidip) size oradan bir haber getireceğim, yahut bir ateş parçası getireceğim, umarım ki ısınırsınız!

8. فَلَمَّا جَاءهَا نُودِيَ أَن بُورِكَ مَن فِي النَّارِ وَمَنْ حَوْلَهَا وَسُبْحَانَ اللَّهِ رَبِّ الْعَالَمِينَ
8. Felemmē cēehē nûdiye em-bûrike men finnēri ve men havlehē [tercihli durak] Ve sübhân[ea]llâhi Rabbi'l âlemîn.
8. Oraya geldiğinde şöyle seslenildi: Ateşin bulunduğu yerdeki ve çevresindekiler mübarek kılınmıştır! Âlemlerin Rabbi olan Allah, eksikliklerden münezzehtir!

9. يَا مُوسَى إِنَّهُ أَنَا اللَّهُ الْعَزِيزُ الْحَكِيمُ
9. Yē Mûsē innehû en[ea]llâhu'l azîzü'l hakîm.
9. Ey Musa! İyi bil ki, ben, mutlak galip ve hikmet sahibi olan Allah'ım!

10. وَأَلْقِ عَصَاكَ فَلَمَّا رَآهَا تَهْتَزُّ كَأَنَّهَا جَانٌّ وَلَّى مُدْبِراً وَلَمْ يُعَقِّبْ يَا مُوسَى لَا تَخَفْ إِنِّي لَا يَخَافُ لَدَيَّ الْمُرْسَلُونَ
10. Ve elgi asâk[e duraksız tercih] Felemmē raēhē tehtezzû keennehē cânnu vellē mudbirav-velem yuaggib [tercihli durak] Yē Mûsē lâ te[k]haf innî lâ ye[k]hâfu ledeyyel murselûn.
10. Asânı at! Musa (asâyı atıp) onu yılan gibi deprenir görünce dönüp arkasına bakmadan kaçtı. (Kendisine dedik ki): Ey Musa! Korkma; çünkü benim huzurumda peygamberler korkmaz.

11. إِلَّا مَن ظَلَمَ ثُمَّ بَدَّلَ حُسْناً بَعْدَ سُوءٍ فَإِنِّي غَفُورٌ رَّحِيمٌ
11. İllē men zaleme s[peltek se]ümme beddele husnem-bağdi sûin feinnî Ğafurur-Rahîm.
11. Ancak, kim haksızlık eder, sonra, işlediği kötülük yerine iyilik yaparsa, bilsin ki ben (ona karşı da) çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim.

12. وَأَدْخِلْ يَدَكَ فِي جَيْبِكَ تَخْرُجْ بَيْضَاء مِنْ غَيْرِ سُوءٍ فِي تِسْعِ آيَاتٍ إِلَى فِرْعَوْنَ وَقَوْمِهِ إِنَّهُمْ كَانُوا قَوْماً فَاسِقِينَ
12. Ve ed[k]hil yedeke fî ceybike te[k]hruc beyd[d ya da z okunur]âe min ğayri sûin fî tis'i ēyētin ilē fir'avne ve gavmih[î duraksız tercih] İnnehüm kēnû gavmen fēsigîn.
12. Elini koynuna sok da kusursuz bembeyaz çıksın. Dokuz mucize ile Firavun ve kavmine (git). Çünkü onlar artık yoldan çıkmış bir kavim olmuşlardır.

13. فَلَمَّا جَاءتْهُمْ آيَاتُنَا مُبْصِرَةً قَالُوا هَذَا سِحْرٌ مُّبِينٌ
13. Felemmē cēethum ēyētunē mubsıraten gâlû hēzē sihrum-mubîn.
13. Mucizelerimiz onların gözleri önüne serilince: "Bu, apaçık bir büyüdür" dediler.

Sonraki Sayfa (14-22. ayetler) >>

 
   
 

İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol