1981 Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat Suikasti (Assassination of Anwar El Sadat)
1981 Mısır Devlet Başkanı Enver Sedat Suikasti
Kategori: Tarih / Suikastler
Enver Sedat (d. 25 Aralık 1918 – ö. 6 Ekim 1981)
Mısır Kralı Faruk'a karşı 23 Temmuz 1952'de yapılan darbeye katılarak siyaset alanında kendini tanıtan, 1960-1969 yılları arasında meclis başkanlığı yaptıktan sonra 1970'te başkan Cemal Abdülnasır'ın ölümü üzerine 5 Kasım'da onun yerine geçen Mısır devlet başkanı.
Mısır'ın Manûfiye eyaletine bağlı Mit EbulKûm köyünde doğdu. İsmi Enver Paşa'ya atfen verilmiştir. 1936 yılında askeri okuldan mezun olduktan sonra, Mısır ordusunun çeşitli kademelerinde görev yaptı. 1952 yılında, yakın çalışma arkadaşı Cemal Abdülnasır'la beraber, Kral Faruk'u devirdikleri "Hür Subaylar" darbesine katıldı. Darbeden sonra, kısa bir süre Muhammed Necip'in cumhurbaşkanlığının ardından başa geçen Cemal Abdülnasır'ın yardımcısı oldu. 1960-1969 yılları arasında Mısır Meclis Başkanlığı görevini yürüttü.
Nasır 1970'de ölünce, onun yerine Mısır Cumhurbaşkanı oldu. 6 Ekim 1981'de bir askeri tören sırasında öldürülene kadar, 11 yıl Mısır Cumhurbaşkanı olarak görev yaptı.
1973 yılında meydana gelen Yom Kippur Savaşı'ndan sonra 1975'te Sovyetler Birliği ile ilişkileri kesmiş ve İsrail'le, Kudüs'ü ziyaret ettiği 19 Kasım 1977 tarihinden itibaren iyi ilişkiler geliştirmiş, 17 Eylül 1978'de ABD'nin arabuluculuğunda, İsrail'le masaya oturarak, Camp David Sözleşmesini imzalamıştır. Bu antlaşma ile, İsrail tarafından Altı Gün Savaşı'nda ele geçirilen Sina Yarımadası, Mısır'a geri verilmiştir. Barış çabalarının sonucu olarak, Menahem Begin ile birlikte 1978 yılı Nobel Barış Ödülünü almıştır.[1]
Enver Sedat Suikasti
1981 yılında, Mısır'ın bağımsızlığının kutlandığı tören sırasında silahlı saldırıya uğrayarak öldürüldü. Sedat'ın öldürülmesine, İsrail'le barış yapmasının tetiklediği bir sürecin sonunda, radikal islâmcı başkaldırıların sebep olduğu ve bir geçit resmi esnasında gerçekleştirilen eylemi tepki hareketinin ordu içindeki mensupları yürüttüğü iddia edilmiştir. Sedat'ı öldüren radikal islamcı yüzbaşı Halid el-İslâmbûlî, 1982 yılında idam edilmiştir.
Enver Sedat'ın mezarı Kahire'de, öldürüldüğü tören alanının hemen karşısındaki Meçhul Asker anıtının altındadır. Enver Sedat'ın eşi Cihan Sedat, halen hayattadır ve ABD'nin çeşitli üniversitelerinde ders vermektedir. Enver Sedat'ın, Cihan Sedat ile olan evliliğinden Nuha, Lubna ve Nana isminde üç kızı, Cemal isminde bir oğlu vardır.[1]
Enver Sedat Suikasti Mahkumları Serbest Bırakıldı
8 Kasım 2005
Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın öldürülmesiyle ilgili olarak mahkum olan 2 kişi, demir parmaklılar arkasında geçen 24 yıldan sonra serbest bırakıldı.
Kahire - Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat'ın öldürülmesiyle ilgili olarak mahkum olan 2 kişi, demir parmaklılar arkasında geçen 24 yıldan sonra serbest bırakıldı.
Cezaevi yetkilileri, Mısır'ın eskiden en büyük köktendinci örgütü olan İslami Cemaat'ın kurucularından Nacih İbrahim ve Fuad Devalibi'nin geçen çarşamba serbest kaldığını söyledi.
İbrahim ile Devalibi'nin neden serbest bırakıldığı bilinmiyor. Ancak radikal dinci avukat Muntaser El Zeyyat, mahkumların, örgütle hükümet arasındaki ateşkes çerçevesinde serbest bırakılmış olabileceğini belirtti.
İbrahim ve Devalibi'nin, 1997'de hükümetle varılan ateşkesin mimarlarından olduğu kaydedildi. [2]
"Firavun Suikasti": Mısır ve İran Arasında Film Krizi
İran'ın El Alem televizyonunda Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat hakkında yayınlanan bir belgesel, iki ülke arasında zaten en alt seviyede bulunan diplomatik ilişkilerin daha da bozulmasına yol açtı. Sedat'ın, 1978 yılında Camp David Anlaşmasını imzalamasından dolayı öldürüldüğü iddia edilen filmin yayınlanmasının ardından Mısır polisi El Alem'in Kahire'deki bürosuna baskın düzenleyerek burayı kapattı. İki ülkenin milli takımları arasında yapılması planlanan futbol maçı da iptal edildi. Tahran'daki Mısır temsilciliğinin önünde ise protesto gösterileri düzenlendi.
Mısır polisi, İran'ın El Alem televizyonunun Kahire'de bulunan bürosuna bir baskın düzenledi. Buradaki belgelere el koyan ve çalışanlarını sorgulayan polis, ofisi de kapattı. İran'ın radyo ve televizyon kuruluşu IRIB'in yan kuruluşu olan El Alem'in Mısır muhabiri Ahmed El Suyufi, polisin ofisteki tüm belgelere, bilgisayarlara ve teknik malzemelere el koyduğunu ve bunları yaparken de herhangi bir gerekçe göstermediklerini söyledi. El Alem televizyonunun Mısır'daki ofisinin, 5 yıldır çalışmakta olduğu kaydedildi.
Polisin El Alem'e baskın düzenlemesinin sebebinin ise kanalda Mısır'ın eski Cumhurbaşkanı Enver Sedat hakkında yayınlanan bir belgesel film olduğu belirtildi. "Bir Firavun'a Suikast" başlığı taşıyan filmde Sedat'ın, 1978 yılında Camp David Anlaşmasını imzalamasından dolayı öldürüldüğü iddia ediliyor. Bu anlaşmayla Mısır, İsrail ile barış anlaşması imzalayan ilk Arap ülkesi olmuştu.
İran ve Mısır arasındaki diplomatik ilişkiler, İran yönetiminin 1980 yılında Mısır'ın İsrail'le yaptığı bu anlaşmayı protesto etmesinden ve Kahire yönetiminin İran'la yaptığı savaşta Irak'ın eski lideri Saddam Hüseyin'i desteklemesinden dolayı bozulmuştu. Ancak son dönemlerde iki ülke arasındaki ilişkilerde bir iyileşme görülüyordu.
Öte yandan El Alem televizyonunda yayınlanan bu belgesel, İran ve Mısır Ulusal Futbol takımlarının ağustos ayında Birleşik Arap Emirlikleri'nde yapılacak maçın da iptal edilmesine sebep oldu. Mısır yönetimi, 20 Ağustos'ta yapılması öngörülen maçın iptal ederken İran Futbol Federasyonu ise FIFA'ya bu konuda bir şikayette bulunacağını açıkladı.
Öte yandan Tahran'da bulunan Mısır Temsilciliği önünde de El Alem'in kapatılmasından dolayı bir protesto gösterisi düzenlendiği bildirildi.
Aralarında tam diplomatik ilişki bulunmayan Mısır ve İran'ın, iki ülkenin başkentlerinde karşılıklı olarak açılmış diplomatik temsilcilikleri bulunuyor.[3]
Mısır Dışişleri Bakanlığı , filmin İran 'da yayınlanmasının ardından resmi protestoda bulunmak için Kahire 'deki İran temsilcisini bakanlığa çağırdı.
İran televizyonlarında gösterilen "Firavun Suikastı" isimli belgesel çalışmada Sedat "vatan haini", suikastı gerçekleştiren Halid İslambuli ise "şehit" olarak tasvir ediliyor.
Dışişleri Bakanlığı'ndan isminin açıklanmasını istemeyen üst düzey bir yetkili, İran'ın Kahire 'de bulunan Asya işlerinden sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Tamer Halili'nin bakanlığa çağrıldığını söyledi. Yetkiliye göre, bakanlık Halili'ye, "filmin iki ülke arasındaki ilişkilere zarar verdiğini" ve "İran'ın Mısır'ın hassasiyetlerini dikkate alması gerektiğini" söyledi.
Kahire ile Tahran arasındaki diplomatik ilişkiler, İran'daki İslam Devrimi'nden bir yıl sonra, 1980'de Enver Sedat'ın İsrail 'i tanımasının ardından kesilmişti.
İki ülke ilişkileri Mısır 'ın devrik Şah 'ı kabul etmesi ve 1980-1988 İran -Irak savaşında Bağdat 'a destek vermesiyle iyice gerilmişti. İran 'ın Sedat suikastının faili olan İslambuli'nin ismini başkentte bir caddeye vermesi Kahire yönetiminin tepkisine neden olmuştu.
Bu arada dün bir açıklama yapan Enver Sedat 'ın kızı Rukiye , yapımcıların, babası hakkında bir film yapmadan önce ailenin iznini alması gerektiğini belirterek, "Böyle bir iftira sert bir cevap görecektir." diye konuştu.
Sedat'ın yeğeni olan milletvekili Talat Sedat ise filmi eski Cumhurbaşkanı'nın imajını karalama ve tarihi çarpıtmaya yönelik bir girişim olarak değerlendirdi. [4]
"Enver Sedat'ı İslamcılar Öldürmedi" İddiası
Mısır'ın 3. Cumhurbaşkanı Enver Sedat suikastının da BM tarafından araştırılması istendi. Mısır Liberal Ahrar Partisi genel başkanı Enver Sedat'ın büyük yeğeni Talat Sedat, amcasının öldürülmesinde İslamcıların kullanıldığını söyledi. Aynı zamanda Mısır'ın önde gelen hukukçularından olan Talat Sedat, Mısır parlamento seçimlerinde kardeşi Muhammed Enver Sedat ile birlikte Kahire'den bağımsız aday oldular ve seçimde iktidardaki Ulusal Demokrasi Partisi'nin 2 adayını eleyerek parlamentoya girmeye hak kazandılar. Sedat kardeşler seçim başarısını kazandıktan hemen sonra şok açıklamaları ile gündeme geldiler. Onlara göre amcaları Enver Sedat'ın öldürülmesinde başka kişilerin ve grupların parmağı var ve bu suikast bilindiği halde amcaları korunmadı. Talat Sedat, amcasına düzenlenen suikastı Lübnan'ın eski başbakanı Refik Hariri'ye düzenlenen suikasta benzetti. Sedat, "Bu suikastı önce meclise taşıyacağım. Sonuç alamazsam konuyu Birleşmiş Milletler'e taşıyacağım. Amcamın öcü duruyor. Babamın ağlamaktan gözü kör oldu. Mısır halkı Sedat'ı ne kadar sevdiğini bizi aynı bölgeden seçerek ve parlamentoya sokarak gösterdi" dedi. Hariri suikastını araştıran Alman Yargıç Detlev Mehlis'in suikastı araştırması durumunda çok değişik bulgulara ulaşacağını öne süren Sedat, "Amcamın ölümünde onu korumayanlar daha sonra çok büyük görevlere geldiler. Orduda rütbe aldılar" şeklinde konuştu.
Suikast ile ilgili çok kişiden şüphelendiğini söyleyen Talat Sedat, bu konuda en dikkati çeken şüphelilerin yargılanma sürecine tabi tutulmayanlar olduğunu ifade etti. Amcası Enver Sedat'tan bir yıl önce düzenlenen suikastta uçakları düşürülerek öldürülen Mareşal Ahmed El Bedevi ve dönemin 14 kol komutanın dosyalarının iyi incelenmesi durumunda Enver Sedat suikastının yeni bir boyut kazanacağını savunan Talat Sedat, parlamentoda en çok bu konuda çalışacağını ve bu konuda Mısır halkına borçlu olduğunu belirtti.
Mısır'ın 3. Cumhurbaşkanı Enver Sedat 6 Ekim 1981 yılında bir suikasta kurban gitmişti. Sedat'a suikast düzenleyenlerin gerekçesi Enver Sedat'ın İsrail ile barışı getiren Camp David Anlaşması'nı imzalamış olmasıydı. Suikastı organize edenlerin Müslüman Kardeşler Örgütü ile İslami Cihad olduğu iddia edildi ve suikastçılar suç ortakları ile birlikte hala hapisteler. Aradan geçen yıllara rağmen suikastın üzerinde kuşkular olduğu zaman zaman Mısır'da dillendiriliyor, fakat Sedat'tan sonra cumhurbaşkanı olan Hüsnü Mübarek ve hükümeti bu konuyu çoktan kapattı. [5]
Suikaste "Uluslararası Komplo" Demesi Suç Oldu
Meclis başkanının, Talat Sedat`ın dokunulmazlığını, başsavcının isteği üzerine kaldırdığı belirtildi. Resmi Ortadoğu Haber Ajansı ile devlet televizyonunun haberlerine göre savcılık, Talat Sedat`ı ``yanlış söylentiler yaymak ve silahlı kuvvetleri küçük düşürmekle`` suçluyor. Enver Sedat, 1981`de Kahire`deki bir askeri geçit töreni sırasında öldürülmüştü. Talat Sedat, bu hafta bazı gazete ve televizyonlara verdiği demeçte, suikastın uluslararası bir komplo olduğunu, bu planda amcası Enver Sedat`ın şahsi korumalarının ve bazı ordu komutanlarının da yer aldığını söylemişti. Talat Sedat, meclisten suikastın yeniden soruşturulması için bir komite kurmasını isteyeceğini, bu isteği yerine gelmezse Birleşmiş Milletlere başvuracağını söylemişti.[6]
Assassination of Anwar El Sadat (English)
Anwar El Sadat was born on 25 December 1918 and graduated from the Royal Military Academy in Cairo in 1938 and entered the army as a 2nd lieutenant. There, he met Gamal Abdel Nasser, and along with several other junior officers they formed the secret Free Officers Movement. Along with his fellow Free Officers, Sadat participated in a military coup which overthrew King Farouk I.
In 1964 he was chosen to be vice president by President Nasser. He served in that capacity until 1966, and again from 1969 to 1970. After Nasser's death in 1970, Sadat succeeded him as President, but it was widely considered that his presidency would be short-lived. On 6 October 1973, in conjunction Syria, Sadat launched the October War, known in Israel as the Yom Kippur War.
On 19 November 1977, Sadat became the first Arab leader to officially visit Israel and spoke before the Knesset in Jerusalem about his views on how to achieve a comprehensive peace to the Arab-Israeli conflict. The Egyptian-Israeli Peace Treaty was signed by Anwar Sadat and Israelli Prime Minster Menachem Begin in Washington, DC, United States, on 26 March 1979, following the Camp David Accords (1978). Both Sadat and Begin were awarded the Nobel Peace Prize for creating the treaty. The agreement notably made Egypt the first Arab country to officially recognize Israel. The peace agreement between Egypt and Israel has remained in effect since the treaty was signed.
The treaty, which gained wide support among Egyptians was extremely unpopular in the Arab World and the wider Muslim World. By signing the accords, many non-Egyptian Arabs believed Sadat had put Egypt's interests ahead of Arab unity, and destroyed the vision of a united "Arab front" and elimination of the "Zionist Entity." Sadat's shift towards a strategic relationship with the U.S. was also seen as a betrayal by many.
Islamists were enraged by Sadat's Sinai treaty with Israel, particularly the radical Egyptian Islamic Jihad. Islamic Jihad was recruiting military officers and accumulating weapons, waiting for the right moment to launch "a complete overthrow of the existing order" in Egypt. Chief strategist of El-Jihad was Aboud el-Zumar, a colonel in the military intelligence whose "plan was to kill the main leaders of the country, capture the headquarters of the army and State Security, the telephone exchange building, and of course the radio and television building, where news of the Islamic revolution would then be broadcast, unleashing - he expected - a popular uprising against secular authority all over the country."
On 6 October 1981, Sadat was assassinated during the annual victory parade in Cairo. A fatwā approving the assassination had been obtained from Omar Abdel-Rahman, a cleric later convicted in the U.S. for his role in the 1993 World Trade Center bombing. Sadat was protected by four layers of security and the army parade should have been safe due to ammunition-seizure rules. However, the officers in charge of that procedure were on hajj to Mecca. As air force Mirage jets flew overhead, distracting the crowd, a troop truck halted before the presidential reviewing stand, and a lieutenant strode forward. Sadat stood to receive his salute, whereupon the assassins rose from the truck, throwing grenades and firing assault rifle rounds. The lead assassin Khalid Islambouli shouted "Death to Pharaoh!" as he ran towards the stand and shot Sadat. After he fell to the floor people around Sadat threw chairs on his body to try to protect him from the bullets. 11 others were killed, and 28 were wounded, including James Tully, the Irish Minister for Defence, and four U.S. military liaison officers. Sadat was then rushed to a hospital, but was declared dead within hours.
This was the first time in Egyptian history that the head of state had been assassinated by an Egyptian citizen. Two of the attackers were killed and the others were arrested by military police on-site. Islambouli was later found guilty and was executed in April 1982. Sadat was succeeded by his vice president Hosni Mubarak, whose hand was injured during the attack. Over three hundred Islamic radicals were indicted in the trial of assassin Khalid Islambouli, including Ayman al-Zawahiri, Omar Abdel-Rahman and Abd al-Hamid Kishk. Zawahiri was released from prison in 1984, before travelling to Afghanistan and forging a close relationship with Osama Bin Laden. [7]