Anibal (Hanibal, Annibal, Hannibal)
Anibal, M.Ö.247 - M.Ö. 182 ya da M.Ö. 183 yılları arasında yaşamış Sami ırkından gelen Kartacalı komutan ve devlet adamı.[1]
Kuzey Afrika'daki kudretli Kartaca ülkesinin büyük komutanı Amilkar Barka, savaşa gidiyordu. Romalıların İspanya'daki dostlarına karşı sefere çıkmadan, amacı olan Akdeniz egemenliğini kurmadan önce Esmun (savaş) ve Baal (güneş) tanrıları için kurbanlar kestiriyordu. dokuz yaşındaki oğlu Anibal da yanındaydı. birdenbire ona döndü ve sordu: "Benimle birlikte savaşa gitmek ister misin?" Çocuk, büyük bir heyecan ve istekle: "Evet!" dedi. Bunun üzerine, Amilkar Barka: "Öyleyse elini bu kurbanın üstüne koy ve Romalılardan ölünceye kadar nefret edeceğine yemin et." dedi. Küçük Anibal, büyük bir gururla elini kurbanın üstüne koydu ve yemin etti. Genç Kartacalı, bu yemine hayatının sonuna kadar bağlı kaldı. Roma'nın amansız bir düşmanı oldu. Romalılara karşı beslediği nefreti üstün yaradılışıyla besledi. bundan daha korkunç bir birleşme olamazdı.[2]
Roma'ya karşı ilk Pön savaşını tapmış olan Hamilcar Barca (Hamilkar Berka)nın oğlu Anibal, küçük yaşlarda babasının isteğiyle, Kartaca'nın egemenliği için sürekli bir tehlike olan Roma'ya karşı her zaman kin duyacağına dair ant içti. Roma'ya karşı kin ve nefret duyguları içinde yetiştirildi ve Hamilcar'ın bütün varlığını adadığı bir amacı benimsedi: Kartaca'yı imparatorluğun bir bölümünden yoksun bırakan, küçük düşürücü 241 yılı anlaşmasını geçersiz kılmak için Roma'dan öç almak. Genç Anibal, ant içtiği günden sonra bir savaş havası içinde yaşamaya başladı. ispanya da babasının yanında bulunduğu süre içinde savaşlara katılarak iyi bir asker olarak yetişti. 9 yaşından başlayarak askerler arasında eğitilen Anibal, genç yaşta dayanıklılığını ve soğukkanlılığını göstererek askerlerin sevgisini kazandı. Kısa bir süre sonra Babası savaş alanında öldüğü zaman, Anibal onun yanı başında kılıç sallıyordu ve henüz 18 yaşındaydı. Babasının ölümünü müteakiben, eniştesi ve kardeşinin yardımıyla asker oldu. Bu savaş, sonunda İspanya'nın önemli bir bölümü Kartaca'nın eline geçti.[1][2][3]
Roma tarihçisi Titus-Livus, Anibal konusunda şöyle yazmıştır: İnsanın birbirine en karşıt iki şeye böylesine kıvraklıkla uyduğu görülmemiştir. Bu iki şey, buyruklara uymayı ve buyruk vermeyi bilmektir. Babasının ölümünden (229) sonra kayınbiraderi Hasdrubal'in yardımcısı olan Anibal, onun öldürülmesinden (221) sonra, başkomutan seçilerek hemen büyük bir tasarıyı uygulamaya girişti. İsoanya'yı üs olarak kullanarak, Galya'yı aşmak; savaşı deniz yoluyla değil, karayoluyla Roma imparatorluğunun içine, İtalya'ya kaydırmak; daha sonrada, yakın zamanda Roma'ya boyun eğmiş hakları ayaklandırmak. Böylece, ülkenin iç kesimiyle ilişkisi kesilen Roma, kıskaç içine alınacak ve teslim olmak zorunda bırakılacaktı. Askeri hareket 219-218 arasında başladı ve 201'de sona erdi. İkinci Pön savaşı olarak adlandırılan bu savaş, Kartaca'nın yenilgisi ile sonuçlansa da, Roma'da çok güç anlar yaşamış, birkaç kez yıkılma tehlikesi geçirmiştir.[1]
Anibal, Kartaca süvari birliklerinin komutanı olarak kayınbiraderi Hasdrubal in emrinde sekiz yıl daha savaşlara katıldı. M.Ö. 221'de Hasdrubal, kılıcı elinde ölünce, Kartaca ordusu 26 yaşındaki Anibal i başkomutanlığa seçti. babasının amacına varabilmek için hazırlıklara başladı. ispanya yı bütünüyle eline geçirecek, sonra Pireneler i aşarak Rhone vadisini alacaktı. Böylece Galler ülkesinden geçen ve Kartaca için gerekli kalay madenlerinin taşınıp getirildiği yolların güvenliğini sağlayacaktı. bir yönden de alp dağları eteklerinde oturan ve Romalıları ezmek için tasarladığı planda kendisine yardımcı olacak gal kabileleriyle de dostluk kuracaktı.
İlk önce, ispanya da ele geçiremediği biricik şehir Saguntum'u sekiz aylık bir kuşatmadan sonra aldı. artık Romalılara karşı açıkça harp açmıştı. Roma nın da hazırlık yaptığını duyunca ordusunu üçe böldü. bunlardan birini Kartaca ya gönderdi. öbürünü kardeşi Hasdrubal komutasında olmak üzere ispanya da bıraktı. kendisi de üçüncü ordunun başına geçerek İtalya ya doğru yola koyuldu. bu ordu, 50. 000 piyade, 9. 000 süvari ve 37 filden meydana gelen bir kuvvetti. Anibal, bu orduyla pirene dağlarını aştı, Rhone vadisini ele geçirdi ve aşılmaz alp dağlarına doğru ilerledi.[2]
Anibal, Alpleri 60.000 kişilik bir ordu ve 50 kadar fille aştı; bilmediği yada bildiği topraklardan geçerken, yağmacı çetelerin sürekli saldırısı ve soğukla savaşan ordusunun ancak yarısı Po ovasına ulaşabildi. İtalya topraklarında elinde kalan ordusunu en iyi şekilde kullanan Anibal, Trebbia'da Ticino'da ve Tresimeno gölü yakınlarında yaptığı çarpışmaları kazandı ve Roma ordularını, Cannae'de büyük bir bozguna uğrattı (216). Bu savaşta, sayıca üstün olan düşmanı bölmeye karar vererek hafif silahlı birliklerini, çember yayı biçiminde düzenlenmiş ordusunun önüne düz saflar halinde bir perde gibi yerleştirip, Romalı komutanların ordunun tamamını görmesini engelledi. Romalı komutanlar, merkezdeki hafif silahlı birliklere saldırınca, iyi desteklenmiş olan merkez bu saldırıya dayandı. Bundan sonra ordusunun iki yanından, düşman birliklerinin ilerlemesine karşı koymayan Anibal, Roma askerlerinin merkezlerinden hızla uzaklaşmalarını sağladı ve bundan yararlanarak, Romalıların ordunun merkezinde bir gedik açmayı başardıkları sırada, düşman ordusunu ikiye bölmüş oldu. Numidia'lı atlı kuvvetlerini bölünmüş Roma birliklerinin üstüne sürerek düşman ordusunu yok etti: Savaşta 45.000 Romalı asker öldürüldü; 20.000 tutsak alındı.[1]
Anibal'in Alp Dağları'nı hangi yoldan geçtiği kesin olarak bilinmemektedir. Romalı tarihçi Titus Livius'a göre: Kartacalı komutan, Durance vadisi boyunca ilerleyip Mont Genev'e ulaşmıştır. Öbür tarihçilere göre de Dora Riparia vadisine gelmek için Mont Cenis'ten geçmiştir. Gerçek olan, bu seferin Anibal'e çok pahalıya mal olmuş bulunmasıdır. Çünkü Padana düzlüğüne vardığında, ordusunun gücü çok azalmış, elinde 20. 000 piyade, 6. 000 süvari ve 10 fil kalmıştı. Anibal, ordusuna çekidüzen vermek ve askerlerini dinlendirmek için bir süre Padana düzlüğünde konakladı. Kendisi de yorgun düşmüş ve geçirdiği ateşli bir hastalık sonucu gözlerinden birini kaybetmişti.
Anibal, İtalya'da Romalılarla ilk olarak Ticino ırmağı kıyısında çarpıştı. bu savaşta Roma ordusu büyük bir yenilgiye uğradı. kısa bir süre sonra Trabia da yapılan ikinci savaşta da Romalılar yenildi. Böylece bütün kuzey İtalya, Anibal in eline geçmiş oldu. Bundan sonra Apeninler'i aşarak Etrurya ya girdi.
M.Ö. 217 yılında, Tresimeno gölü kıyısında Romalılar, üçüncü defa Kartaca ordusuna yenildiler. Orta İtalya'ya giren Anibal, Roma'yı kuşatmaktansa güneye inerek Yunan şehirlerini Romalılardan ayırmayı ve Makedonya kralı V. Filip'le anlaşmayı uygun buldu. Onların yardımlarını sağlamakla gecikmedi. Ama orta İtalya'daki şehirler, Roma'dan ayrılmamışlar, küçük savaşlarla Anibal'i yıpratma siyasetini gütmeye başlamışlardı. Roma da aynı biçimde hareket ediyordu.
M.Ö. 216 yılında, parti kavgaları yüzünden Roma'nın siyaseti değişti ve Roma ordusu açık bir savaşı kabul etti. Canusium'da cereyan eden bu savaşta 86.000 kişilik Roma ordusu, Anibal'in önünde perişan oldu. Ama Kartacalı ünlü komutan, kesin bir sonuca ulaşmak için gereken davranışta bulunmadı. Belki de Kartaca'dan istediği yıpranmamış birlikleri bekliyordu; ama oradan hiçbir yardım sağlayamadı. Anibal'in kardeşi Hasdrubal, İspanya'dan birlikleriyle ağabeyine yardıma koşmak istediyse de başaramadı. Daha İtalya'ya girer girmez yok edildi.
Anibal, tekrar güneye çekildi ve 16 yıl ordusu ile orada kaldı. bu yıllar içinde Romalılar, Publius Scipio'nun komutası Altında ispanya'yı ele geçirerek Afrika'ya kadar gitmişlerdi. Anibal e yardımdan kaçınan Kartaca, ünlü komutanlarından yardım dileğinde bulundu. ordusunu topluca denizden kuzey Afrika'ya geçiren Anibal, Romalılarla Zama'da karşılaştı. M.Ö. 202 yılında cereyan eden bu savaşta yorgun Kartaca ordusu kendinden kat kat üstün Romalılar karşısında yenilgiden kurtulamadı. Anibal bütün strateji ustalığını kullanmış, bütün hilelere başvurmuştu. ama gençliğinden beri Kartacalılar karşısında savaşmış ve onların bütün taktiklerini öğrenmiş olan Romalı komutan Scipio, Anibal'in oyunlarına gelmemişti.[2]
Romalı komutan Scipi, savaşı doğrudan Kartaca'ya yöneltince Kartaca, Anibal'i geri çağırdı; ama Anibal, 202 yılında Zama'da bozguna uğradı. Bu yenilgiye karşın Anibal, plepler (Roma toplumunun en kalabalık sınıfı) ve askerler tarafından çok sevilmesi sayesinde, Kartaca kentinin suffectus'u (yüksek görevli) olarak kaldı ve Romanın kabul ettirdiği ağır barış koşullarına karşın kenti yeniden ustaca örgütledi.[1]
Hayatında ilk ve son defa büyük bir yenilgiye uğramış olan Anibal, savaştan sonra Kartaca'ya döndü. otuz altı yıldan beri vatanından uzak kalmıştı. bu yenilginin intikamını almak için orduyu yeniden düzene sokmaya kalktı. ama, Kartacalılar savaşmak değil, ticaret yapmak istiyorlardı. Anibal'i dinlemediler. Bu büyük komutan da memleketini bırakıp Romalılara karşı savaşa hazırlanan Suriye kralı III. Antiochus'a yardıma gitti.
Kral III. Antiochus, savaşta bu büyük komutanın uyarmalarını dinlemedi ve Romalılara yenildi. Romalılar, barış anlaşmasında Anibal in de kendilerine teslim edilmesini istediler. Anibal'in yeniden savaşa girişeceğinden, dolayısıyla da işlerinin bozulacağından korkan büyük tacirler, Roma'yla işbirliği yaptılar. Anibal, düşmanlarının eline düşmemek için sürgüne gitmek zorunda kaldı (195'e doğru). Ephosas'a giderek, büyük Anthiokhos'un donanmasını Roma donanmasına karşı savaşa çıkardı. 190 yılında Anthiokhos yenilince, Anibal, önce Girit'e, sonrada Bithynia'ya kaçarak Anadolu'daki Bithynia kralı Prusias'ın sarayına sığındı. Ama Romalılar, onu burada da buldular. Anibal, kaldığı evin sarıldığını görünce: "Roma halkını, şu her günkü derdinden kurtaralım." diyerek yanında taşıdığı zehiri yutarak intihar etti.
Garip bir rastlantı; teslim olmaktansa ölmeyi tercih eden Anibal, kendi hayatına kıyarken, onu ilk ve son defa yenilgiye uğratan Romalı komutan Scipio da ölerek tarih sahnesinden çekiliyordu. (M.Ö. 183) [1][2]
Mezarı bilinmemekle beraber, ölüm yeri olan Gebze'de bulunan Tübitak yerleşkesinde kendi anısına yapılan bir heykel bulunmaktadır. Heykel, 1937 yılında Atatürk'ün girişimleri sonucu yapılmıştır. Daha sonrada Gebze yerleşkesine su getirme çalışmaları sırasında bulunan bir mezarın Hannibal'a ait olduğu zannedilmektedir.[1] Anibal için yaptırıldığı söylenen bu anıt-mezar, şu anda Marmara Araştırma Merkezi (MAM) sınırları içersinde kalmaktadır. Mezar hafta içlerinde 09: 00-17: 00 arası ziyaret edilebilmektedir. Hafta sonları ve bayram tatillerinde ise ziyarete açık değildir.[4]
Askerlik Hayatı
Hannibal; tüm zamanların en büyük askeri dehalarından biridir. Hannibal, Scipio ve Philopoemen ile birlikte çağının üç büyük generalinden biriydi. Scipio onu şimdiye kadar yaşamış en büyük generallerden biri olarak kabul eder, Epirli Pyrrhus'u ikinci sıraya yerleştirir, kendisini de üçüncü olarak kabul eder. Aynı sıralama Hannibal'a sorulduğunda o, Büyük İskender'in en büyük general olduğunu söyler. İkinci olarak Pyrrhus'u gösterir, kendisini de üçüncü sıraya koyar. Askeri tarihçi Theodore Ayrault Dodge, Hannibal'ı "Stratejinin Babası" olarak nitelendirir ve en büyük düşmanı olan Roma'nın bile onu yine kendi taktikleriyle alt ettiğini belirtir.
Roma'nın en büyük düşmanı olarak 2. Pön Savaşı'ndaki başarılarıyla tanınmıştır. Filleri içeren ordusuyla İber Yarımadası, Pireneler ve Alpler'den kuzey İtalya'ya girmiş ve Romalıları birkaç önemli savaşta yenerek, Roma'nın askeri gücünü tamamen ortadan kaldırmış, ancak daha sonraları Spartaküs'ün düştüğü yanlışa benzer olarak, Roma'yı ele geçirmemiştir. Kartacalıların yönetici sınıfı daha iyi diplomat ve Roma senatosu daha az inatçı olsaydı, Hannibal'ın askeri başarılarının ardından Roma tamamen ortadan kaldırılabilecekti. Ancak, kendini toparlayan Romalılar Kartaca'ya saldırdı. İtalya'da bulunan Hannibal Kartaca'ya dönerek Romalılarla son kez savaştı ve yenildi. Kartaca ordusu Romalılar tarafından ezildi ve kent baştan sona yıkıldı.[3]
Etkileri
Hannibal dünyaca ünlü bir komutan ve askeri strateji konusunda çok bilgili biridir. Hatta Hannibal Barca'nın savaş stratejilerinden bazıları Kurtuluş Savaşı'nda da Yunanlılara karşı başarıyla kullanılmıştır. Savaş tarihçisi Theodore Ayrault Dodge, ona "askeri stratejinin babası" unvanını vermiştir; çünkü en büyük düşmanı olan Roma bile onun savaş taktiklerini kullanmıştır. Hannibal'ın yaşamı ve savaşları birçok belgesel ve filme konu olmuştur.[3]
Sinema'da Anibal
- 1914 Cabiria İtalyan Sessiz film
- 1939 Scipio Africanus - the Defeat of Hannibal (Scipione l'africano) İtalyan Hareketli Film
- 1955 Jupiter's Darling MGM müzikal film başroller Howard Keel ve Esther Williams
- 1960 Annibale İtalyan hareketli filmi başrolde Victor Mature
- 1996 Gulliver’s Travels Gulliver Hannibal'ı sihirli aynadan çağırtıyor.
- 1997 The Great Battles of Hannibal İngiliz belgesel
- 2005 The True Story of Hannibal İngiliz Belgeseli
- 2001 Hannibal: The Man Who Hated Rome İngiliz belgeseli
- 2004 The Phantom of the Opera
- 2005 Hannibal vs. Rome National Geographic Channel
- 2006 Hannibal - Rome's Worst Nightmare TV filmi, başrolde Alexander Siddig
- 2009 Hannibal the Conqueror Hareketli film başrolde Vin Diesel [3]
Kaynaklar
[1] Gelişim Hacette: Genel Kültür Ansiklopedisi (Madde adı, cilt no ve sayfa belirtilmeli.)
[3] tr.wikipedia.org/wiki/Hannibal
[2] www.hikayeler.net/yazilar/47059/unlu-bir-komutan-anibal/
[4] www.gezinotlari.net/ky/ky_ek11.htm