İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi

   
  gizliilimlerim
  Haçlı Seferleri'nin İçyüzü
 

Haçlı Seferleri'nin İçyüzü, Mustafa Müftüoğlu, Yalan Söyleyen Tarih Utansın, Haçlı Seferleri

Haçlı Seferleri'nin İçyüzü

Mustafa Müftüoğlu

Kategori: Tarih

Birinci Haçlı Seferi, 1099 yılının 9 Temmuz günü neticelenmiş ve Kudüs'e giren Haçlılar, o gün 70.000 Müslüman'ı kılıçtan geçirmişlerdir. Nedir bu Haçlı Seferlerinin içyüzü?..

Derler ki: Kudüs, Hıristiyanlarca mukaddes sayılan ve bu sebeple de devamlı ziyaret oluna gelen bir şehirdir. Bu mukaddes bilinen Kudüs şehrini Müslümanların elinden kurtarmak gâyesiyle Haçlı seferleri tertiplenmiş ve Avrupalı, bu gâye uğruna yollara dökülmüştür. Gerçek, bu mudur?.. Hayır! Avrupalı, Kudüs'ü kurtarmak için değil; aç olan karnını doyurmak ve Türklerin elinde bulunan iktisâdî kaynaklarla stratejik noktalara hâkim olabilmek gâyesiyle Haçlı Seferleri'ni tertiplemiştir.

Gerçek tarih incelendiğinde, görülür ki: Haçlı seferlerinden hemen yarım asır önce ecdâdımız, kazandığı muhteşem Dandanakan Zaferi ile bir hamlede kapalı kıtadan açık denizlere çıkmış, bu mühim olayı müteâkip, Selçuklu sultanı Tuğrul Bey, Abbâsî Halifesi El-Kaim Bi-Emrillah tarafından Sultan-ül-İslam ilân edilerek cihân hakimiyyeti Müslüman-Türkün eline geçmiş ve 1071'deki Malazgirt Meydan Muharebesi ile ehl-i sâlibi Anadolu'dan çıkaran ecdâdımız, hemen kısa bir zamanda Marmara kıyılarına ulaşıp İznik'i kendilerine merkez yaparak Bizans'ı tazyike başlamışlardır.

Müslüman-Türkün böyle birbiri ardı sıra kazandığı zaferle dünya tarihinin seyrini değiştirdiği o devirde, Avrupalı «aç»tı ve «güttüğü domuz sürüleriyle beraber ağaç kökü kemiriyordu.» Bakınız Avrupalının o devrideki yokluğu ve perişanlığı mevzusunda Yılmaz Öztuna, "Türkiye Tarihi"nde ne diyor;

«Avrupalı, müthiş bir fakr-ü zarûret içindeydi. Hükümdar sarayları bile çıplak taş yığınlarından ibaretti. Altın, değerli taş ve madenler, tamamen Türklerin ve başka Doğu kavimlerinin elinde birikmişti. Dünyanın bütün zenginliği, Asya'da toplanmıştı. Dünya ticâret yolları, mutlak sûrette Müslümanların elindeydi. Avrupa, en ipdâî maddeler için bile Doğu'ya muhtaç bulunuyordu. Bu maddeleri altınla satın almaya mecburdu. Altın ise, Avrupa piyasasınca görünmez bir meta hâline gelmişti, tükenmek üzereydi. Üç asırdan beri Avrupa'da bir tek altın sikke kesilmemişti.

Avrupa'da -milyonluk İstanbul'un dışında- nüfusu 100.000'i bulan hiçbir Hıristiyan şehri yoktu. Nüfusu 20.000'i geçen şehir sayısı ise, 20'den ibâretti. Doğu'da ise -milyonluk bir kaç şehir dışında- her ülkede bir kaç tane 100.000 nüfuslu şehir vardı. Şehir ekonomisinin teşekkül edemeyeceği Avrupa'da orta sınıf yoktu; esir ve fakir köylü ile zadegân diye başlıca iki iktisâdî sınıf vardı. Ziraat, iptidâî idi. Sulama sistemi, yoktu. Fransa, Almanya, Venedik gibi büyük sayılan Avrupa devletlerinin yıllık geliri, en mütevâzi bir Türk beyliğinin gelirinden azdı.»

O devirde Avrupa'nın durumu, işte kısaca budur ve Haçlı Seferi'ne katılanların çoğunluğunu, böylesine bir yokluk içindeki Avrupa'nın aç ve sefil insanları oluşturmaktaydı. Bu insanlar, o derece aç ve sefillerdi ki, bunları Bizans dâhî bağrına basmamıştır da, hemen alelacele Yalova'dan Anadolu'ya çıkarıvermiştir.

Haçlı ordusu; kralı, keşişi, kontu, şövalyesi ve bir sürü serserisiyle 600.000 kişilik bir kuvvet hâlinde 1096'da Avrupa'dan hareket etmiş ve bu aç insanlar, bütün yol boyunca din, mezhep ve milliyet farkı gözetmeksizin rastladıkları herkesi soyup öldürerek 1097 yılının başlarında Anadolu'ya ayak basmışlardır.

Sultan Birinci Kılıç Arslan, türlü nâ-müsâit şartlara rağmen, gerilla harbi ile bu Haçlı sürüsünün 500.000'ini Anadolu topraklarına gömmüş ve 1097 yılı Eylül ayında Anadolu'yu terk eden Haçlılar, ancak 100.000 kişi le Kudüs istikametinde yola düzülmüşlerdir. 7 Aylık bir muhasaradan sonra 2 Haziran 1098'de Antakya'yı ele geçiren Haçlılar, 9 Temmuz 1099'da Kudüs'e girmişler ve giriştikleri büyük katliam sonunda bütün Kudüs'ü kana boyamışlardır. İlk hamlede 70.000 Müslüman'ın kılıçtan geçirildiği Kudüs'te, Cami-i Ömer'e sığınabilen ve içlerinde çok sayıda çocukla kadın bulunan insanlar dahi öldürülmüş, Batılı kaynakların kendi itiraflarına göre; «Cami-i Ömer'deki İslam (Müslüman) kanı, bir süvârinin dizlerine çıkacak dereceyi bulmuş ve sokaklar, cesetlerle tıkanmıştır.»

Haçlıların Kudüs'te yaptıkları bu katliamı, o tarihten 400 küsur yıl evvel Hz. Ömer'in Kudüs'e girişiyle karşılaştırmak gerek. Hz. Ömer, Suriye ve Filistin'i fethinde Kudüs'e girerken, devesine kölesiyle nöbetleşe binmiş ve teslim aldığı Kudüs Şehri Patriği'ne herkesin kendi dininde serbest olduğuna dair bir ferman vermiştir. İşte İslamiyet'in hızla yayılışı ve Hıristiyan âleminin bugün bile mezbuhane bir gayretle devam eden İslam düşmanlığının sırrı, bu noktada düğümlüdür.

Hz. Ömer'in Kudüs'ü fethinden 1. Haçlı Seferi'ne kadar 467 yıl Müslümanların elinde kalan, bilâhare Selahaddin-i Eyyübi taraflından tekrar zapt olunan ve Yavuz Sultan Selim Han'ın Merc-i Dabık zaferiyle Osmanlı hudutlarına dahil edilen Kudüs şehri, 1. Dünya Savaşı sonlarına kadar 4 asır Türk hakimiyetinde kalıp 9 Ocak 1917'de İngilizler'in eline geçmiştir. Ve bugün, bilindiği gibi Kudüs, Yahudiler'in elindedir.

Birinci, ikinci, üçüncü... ve daha sonraki Haçlı Seferleri'nde kılıçla yapamadığını bilahare İslam ülkelerinde açtığı çeşitli mektep, hastahane, kütüphane ve sayısız misyonerle yapabilen Haçlı âlemi, asırlar boyu dünyanın bütün bâkir topraklarını sömürmüş [ve sömürmeye de devam etmektedir].

Hıristiyan dünyasının «Haçlı Seferleri», henüz bitmemiştir. Bir KÜLTÜR EMPERYALİZMİ hâlinde devam etmekte olan günümüzün Haçlı Seferleri ise ayrı bir tedkik konusudur.

Kaynak

Mustafa Müftüoğlu, "Yalan Söyleyen Tarih Utansın", Çile Yayınları, İstanbul, 1978. 3. baskı, c.III, s.7-10.

 
 
   
 

İnternetin en çok kullanılan para kazanma yöntemi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol